20 Haziran 2012 Çarşamba

Anzer Balının Saklanımı

Baldaki en bariz değişiklik, kristalleşme ve akışkanlığın kaybolmasıdır. Anzer balının kristalleşmesi (halk diliyle şekerlenmesi) halk arasında yanlış anlaşılmaktadır; zira baldaki kristalleşme, balın doğal olduğunu gösteren en bariz delildir. Anzer balının akışkanlığını kazanması kristalleşmesinin kaybolması için balı 40 derecelik ılık bir suda, üç-dört kez kavanozuyla birlikte bekletmek yeterlidir. 60 derecenin üstü ve 0 derecenin altındaki sıcaklıklar Anzer balının içerisindeki mineral ve değerlerin kaybolmasına neden olur. Bu sebeple Anzer balı, asla buzdolabın da muhafaza edilmemelidir.

Anzer balı ışığa karşı çok hassas olduğundan ışık görmeyen yerlerde muhafaza edilmelidir. Bal yapısı gereği, çevresindeki kokuları çektiği ve absorbe ettiğinden, balın bulunduğu kavanozun kapağı hava geçirmeyecek biçimde iyice kapatılmalıdır. Açıkta bırakılan Anzer balının üzerinde köpürmeler ve tadında ekşime meydana gelir.

Anzer balı kahvaltıda tüketilen diğer bal türlerinden değildir. Son derece değerli ve nispeten az olduğundan daha ziyade genellikle şifa niyetiyle tüketilmektedir Anzer Balı. Bu vesile ile yöre insanının ve Anzer balını tanıyanların, dostlarına ve hastalara götürdükleri en kıymetli hediyesi Anzer balıdır. Şifayı Allah’tan bekleyeceğiz ve Anzer balını da şifamıza aracı olarak kullanacağız.

Anzer balı, asırlar boyu yiyecek olarak tüketilmekten daha ziyade, hastalıklara karşı koruyucu deva kaynağı, güç ve direnç arttırıcı olarak kullanmışlardır. Bu yönüyle Anzer balını ikram etme ve hastalar için saklamak bir anane haline gelmiştir. Genel olarak hiçbir gıda ve özelde hiçbir bal, Anzer balı kadar şöhretini hak edememiş ve Anzer balı bu haklı şöhretinden ve emsalsiz değerinden, zaman içinde hiçbir şey kaybetmemiştir. İlk günkü saflığı ve lezzetiyle, doğadan sofralarımıza ulaşmaktadır.

Ürettiğimiz Anzer balını tek elden ve aracısız satmaktayız. Üretim yerimiz, Anzer balının doğal ortamı olan Rize bölgesi, Anzer yaylasıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder